Osmaneli- Bilecik
Bizim eller ne güzel yerler.
Güney Marmara’da doğal bir geçit bu şirin ilçe.
İlçeye 16 Ocak 1923 Gazi Mustafa Kemal Atatürk gelmiştir. Bu fotoğraf tren garında çekilmiş.
İçinden geçen Sakarya, Göksu ve Göynük suyu ilçenin doğal güzelliğine ve iklimine etkili oluyor.
1308’de Osman bey tarafından Osmanlı beyliğine dahil edilen Osmaeli’nde harap olanları bile muhteşem görüntü ve estetik sunan 124 adet 19. yy. sivil mimari örneği “OSMANELİ EVLERİ” saklı bir hazine görüntüsündedir.
İlçede gezerken bir kısmı harap olan evlerin iç kısmana saklı avludan sesleri duyar gibi oluyor insan.
Sokak aralarında gezerken şehir yaşantısının izleri ahşap evlerin, en güzel örneklerini görmek mümkün. Bir evdeki hayata bağlılığı içindeki bahçenin bakımı ve pencere önündeki saksılar gösterir gibi geliyor.
Restoresi yapılmış tarihi evlerin içine girme şansım oldu ama esas benim görmek istediğim içinde sahipleri olan ya da terk edilmiş ama dokunulmamış.
“”Niye?” derseniz. Çocukluğum ve ilk gençliğim böylesi ahşap bir evde geçti ve az çok neler göreceğimi biliyorum ama farklılıkları merak ederken özlem de gidermek istiyorum.
“Eve mutlaka büyük ahşap bir kapıdan girilir. O kısımda küçük bir avlu bile olabilir. Esas bahçe odaların baktığı iç kısımdadır. Bizimkinde her yaz başında temizleyip içine su doldurduğumuz küçük bir havuz vardı. Girmeye korktuğumuz büyükçe bodrumun kapısı bahçeye açılırdı. Bahçenin merkezi bir yerinde çeşme, kenarına yatıp sesimizin dönüşünü beklediğimiz eskilerde et ve karpuz asılan derin bir kuyu bahçelerin vazgeçilmezidir. Bahçelerde birkaç çeşit meyve ağacı, susam ve zambaklar bulunurdu. Bir de bizim bahçede minnacık pembe çiçekleri, inci gibi meyveleri olan bodur bir ağacımız vardı. Bizlerin doğumunda dikilen leylaklar da baharın güzelleriydi.
Evin büyüklüğüne göre bir giriş katı mutlaka olur. Buraya açılan bir kiler, sapsarı üzerinde birbiriyle uyumlu kilimlerin serili olduğu merdivenler sizi yaşam katına çıkarır.
Çıkınca kocaman bir salon karşılar. Salona her birinde yüklük ve dolap, üzerinde halı yüzlü yastıkların, beyaz işli ya da kanaviçeli örtülerin olduğu ufak da olsa bir sediri olan odalar açılır. İçinde bir ocağın olduğu mutfak evin kalbi gibidir.:)) Nerdeyse herşey oradan sevk ve idare edilir.”
Bir dönem Kaymakamlık olan bu bina, şimdilerde otel olarak hizmet vermektedir.
Bir kısmı restore edilmiş olup restorasyon çalışmaları devam etmektedir. Kimi tarihi konaklar otel, kültür merkezi ve lokanta olarak yeniden kullanıma girmiştir.
Bu binanın tam karşısında 1542 de Kanuni Sultan Süleymanın damatı Sadrazam Rüstem Paşa tarafından yapımına başlanan Rüstem Paşa Camisi duruyor.
Caminin mimarı Mimar Sinan’ın kalfalarından Yüzgeç Mehmet Paşadır.
İçi tamamen ahşap olan caminin yapımında bölgeye özgü “Lefke taşı” kullanılmıştır.
Aynı taş Haydarpaşa Garının yapımında da kullanılmıştır.
Zaman içinde yıpranan süslemeler restorasyon esnasında aslına uygun olarak yapılmaya çalışılmış.
Minaresi
cost of zyban in australia bupropion without prescription Bölgede ayrıca Roma, Bizans dönemine ait tarihi eserler de bulunmaktadır.
Bunlardan biri,
Aya Yorgi Kilisesi.
Baharını hayal bile edemiyorum bölgede o kadar çok nar ve ayva ağacı bulunmakta. Eğer mevsiminde gidip fotoğraflama şansım olursa. Söz. Paylaşacağım.
Bunlardan narla, lezzetli lokumlar yapılmaktadır.
Gezi esnasında çok kalabalık olduğumuz için yemek fotoğrafları çekme fırsatı bulamadım, olanlarda istediğim gibi değildi ama ilçeyi ziyarete gittiğinizde Türk mutfağının güzel örneklerinin sunulduğu Necla Hanım konağında bir lezzet molası verebilirsiniz.
Bekleriz.
Yorum göndermek istiyorsanız, lütfen aşağıdaki formu doldurunuz.
yüreğinize sağlık. Harika fotoğraflar ve anlatım olmuş. özellikle benim Anneannemin evi aklıma geldi. “Eve mutlaka büyük ahşap bir kapıdan girilir. O kısımda küçük bir avlu bile olabilir. Esas bahçe odaların baktığı iç kısımdadır. diye başlayan paragrafda.. Bizimkinde de çamaşırlık vardı.. 🙂 sevgi ile kalın
Nursevin hanım, teşekkür ederim.
Ne kadar güzel anılar değil mi? Çocukluğumuzu onların sayesinde dolu dolu geçirdiğimizi hatırlıyoruz.
Tüm bunların gelecek nesillere kalması en büyük dileğim
Sevgilerimle…
Sare Hanım,
Ana sayfanızda “Bilecik” kategorisi açacaksınız değil mi? Ne güzel şeyler yazıp resimliyorsunuz. Teşekkür ederiz.
Sema hanımcım, teşekkür ederim.
Konuşacağım:))
Öpüldünüz.
Güzel…