Kaplama pilav
Kaplama pilav tarifi
Mısır ekmeği tarifi
Kaplama pilav nasıl yapılır?
Mısır Ekmeği nasıl yapılır?
Yemek yapmayı sevince bir de yöresel yemek tutkunu olunca, nazımızın geçtiği dostlarımızın mutfaklarına girip onların damaklarını neler şenlendiriyor diye sorma şansım oluyor.
Sevgili Kadriye hanımın kırmayıp benimle paylaştığı ve hatta onun için biraz zor olsa da bunları ölçülendirdiği iki yemeği sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bunlardan biri Kaplama pilav. Bu lezzet Karadeniz bölgemizde özellikle düğünlerde yapılan bir geleneksel. Siz, bu pilavı azaltıp bayram sofralarında sunabilirsiniz.
Malzemeler
1 kilo kemikli et (incik- kol parça olabilir- kuzu, yağlı)
1 kilo soğan
1 kilo baldo pirinç
11/2 su bardağı zeytinyağı
Sıcak su ( 1 e 1 1/2 ölçüsünde)
150 gr tereyağı ( pilavın yağı gözünüze az gelirse, pilav piştikten sonra kızdırılıp üzerine dökülür)
Yapılışı
Pilavı pişirmeye başlamadan önce et hazırlanır. Bunun için; etler kızgın tencerede alt üst edilerek kavrulur içine 1 baş soğan, birkaç diş sarımsak yeterince tuz ve üstünü örtecek kadar sıcak su ilave edip etler lokum gibi olan kadar haşlanır. ( bu İşlemi basınçlı tencerede yapabilirsiniz. Bu da buhar çıktıktan sonra 30 dakika yeterli oluyor.- istediğiniz yumuşaklıkta değilse ya da fazla buluyorsanız düzenlemeyi ona göre yapabilirsiniz)
Haşlanan et süzülür, etleri orta büyüklükte ayıklanır. Üzerine biraz karabiber serpilir. Bu etleri isterseniz 1 kaşık tereyağı ile yapışmayan bir tavada kavurabilirsiniz.
Pilav için soğanlar sıçan dişi iriliğinde kıyılır ve zeytinyağı ile önce orta daha sonra kısık ateşte şeffaflaşana kadar kavrulur. Karamelize yapmayın.
Kavrulan soğanların üzerine iyice yıkanmış ve süzdürülmüş pirinçler ilave edilir ve ateşi bir süre ortaya getirip yeterince ısı sağlandıktan sonra gene kısık ateşte bu defa pirinçler şeffaflaşana kadar kavrulur. Kavrulma işleminin son aşamasında temizlenmiş etler ilave edilir.Üzerine kaynar su ve tuz ilave edilir. Burada suyun bir kısmı süzülmüş et suyu olmasına dikkat edilir.
Pilavımızı önce harlı kaynadıktan sonra orta ateşte suyunu iyice çekip pirinçler istenilen kıvamda pişmişse pilavımız pişmiş demektir. Eğer pirinçlerin pişmemiş olduğunu düşünüyorsanız üzerine az miktarda sıcak su ilave edip pişirmeye devam edebilirsiniz.
Pilav tenceresi ocaktan alınır. Pilav tahta kaşığın sapı ile taranıp üzeriene karabibeber serpilir. Bu aşama da yağını az bulursanız bir miktar tereyağını kızdırp üzerine dökebilirsiniz. Üzerine kağıt bir havlu kapatıp tencerenin kapağı da kapatılır ve üzeri güzel bir örtü ile güzelce sarılır.
Pilav dinlendirildikten sonra -lütfen bu süreyi çok uzun tutmayın- servis yapabilirsiniz.
Afiyet olsun.
Not: Pilavı pirincin genleşeceği düşünülerek oldukça geniş bir tencerede pişirmenizi öneririm.
Burada nasıl yapıldığına sadık kalınarak gerekeni yazıyorum. Siz, damak tadınıza göre düzenlemeleri yapabilirsiniz.
Burada paylaşacağım bir diğer tarif ise; Karadeniz’in çokkk meşhur bir başka yiyeceği olan mısır ekmeği. Damaklarda unutulmaz bir tat bırakıyor.
Malzemeler
3 ½ su bardağı mısır unu
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
3 ½ su bardağı su ( oda sıcaklığında)
2-3 yemek kaşığı zeytinyağı tepsiyi yağlamak için)
Yapılışı
Mısır unu, kabartma tozu ve vanilya ile karıştırılır.
Üzerine kekten daha yumuşak bir kıvamda olacak şekilde su ilave edilir.
Uygun büyüklükteki yapışmayan tepsi yağlanır ve üzerine hazırlanan karışım dökülür ve 175 derece fırında ya da önce orta daha sonra kısık ateşte ocakta iyice pişene kadar en az yarım saat pişirilir. Eğer ocakta pişiriliyorsa altı iyice kızardıktan ve hamur suyunu iyice çektikten sonra diğer yüzü de kızarması için alt üst edilir.
İlk sıcaklığı geçtikten sonra servis tabağına alınır. Ilık- soğuk arası sıcaklıkta servis edilir.
Afiyet olsun
Not. Bu konu çok önemli… Bu ekmek, balık unlamak için marketlerde aldığımız unlarla değil evlerde hazırlanan özellikle de fırınlanmış mısır unu ile yapılması önerilir.
Fırınlanmış mısır unu nasıl yapılır.
Mısırlar toplanır. Soyulur.
Koçanıyla orta sıcaklık bir fırında fırınlanır.
Soğuduktan sonra mısır taneleri ayıklanır.
Serilir ve kurutulur.
Değirmene götürülüp un haline getirilir.
Benzer Yazılar
Bayram Geliyor- Hurma Fudge
Hurma Fudge tarifi
Hurma Fudge nasıl yapılır?
Ramazan ayının gelmesiyle yemeklerimizin biraz daha geleneksel olması, eski tatların yeniden yapılıp sofralara gelmesi bir adet gibidir.
Bir de bu ay da mutlaka yenilen yemekler ve yiyecekler vardır. Bunlardan biri güllaç, bir diğeri de oruç açarken iftariyelikler arasında bulunan hurmadır.
İşte bu sevilen kuru meyveyi kullanarak sizlerle bir tatlı paylaşmak istiyorum. Bayramda gelen misafirlerinize ikram edebileceğiniz badem ezmesi, Antep fıstığı ezmesi gibi bir ezme…
Tarifi şimdiden yapmanızı öneririm bayrama kadar tatlar birbirini iyice alsın ve lezzet doruğa ulaşsın.
Malzemeler
500 gr hurma
1 yemek kaşığı tereyağı
¼ çay kaşığı kömbe baharatı (yoksa sadece tarçın olabilir)
1çay bardağı ceviz (yarım ya da iri parçalar halinde)
1 çay bardağı Hindistan cevizi
Yapılışı
Hurmalar yıkanır ve ılık suda bir süre ıslatılır.
Yumuşayan ve temizlenen hurmalar süzülür. Kalan suyun gitmesi için kağıt havlunun üzerine bir süre serilir.
Bir yemek kaşığı (silme olmasın) tereyağı kısık ateşte eritilir.
Hurmaların çekirdekleri temizlenir ve krema gibi olana kadar birkaç defa rondoda çekilir. Yapışkan bir dokusu oluyor.
Büyük, çukur bir kâse eritilen tereyağı ile elinizle yağlanır üstüne ezilmiş hurma alınır. Hurmaların üzerine eritilmiş tereyağı, baharat ilave edilir ve karıştırılır. Elinizin yağlı olması işlemi kolaylaştırıyor.
Çukur bir kaba hindistan cevizi alınır.
Hurma ile hazırladığımız karışım ile cevizden küçük parçalar alınır ve yuvarlaklar hazırlanıp ortasına ceviz parçalarını batırılır ve yuvarlanır.
Hazırlanan fudgeler hindistan cevizi olan kaba alınır üzeri hindistan cevizi ile kaplanır. Serin bir yerde bekletilir.
Sade Türk kahvesi eşliğinde ikram edilir.
Afiyet olsun.
Bu tarif, Mama’s lebanese Kitchen‘dan alınıp uyarlanmıştır.
Benzer Yazılar
Biraz Serinlemek İster misiniz? Kızıldağ
Rivayet odur ki…
“ Evvel zaman içinde, bir beyin 40 yıldır uyuyan bir kızı varmış. Çocuğunun iyileşmesi için her şeyi deneyen bey, onu alıp başka yerlere götürmek istemiş. Yola çıkmış ve bir süre gittikten sonra kızında bir kıpırtı fark etmiş ve kendi kendine -burada umut var- demiş.
Biraz daha yükseğe çıkıp da sevgili kızı uyanmaya, hareket etmeye başlamış. Çocuğunun iyileşmesi ve hayata dönmesi üzerine bu bölgeye yerleşmeye karar vermiş.”
O zamanlar adı “Kız dağı “ olarak anılan zaman içinde Kızıl dağ adını alan bu yerleşim, sadece Mayıs ve Ekim aylarında rahat yaşanabilen iklim şartlarında olan 1600m den 2000m kadar yükseklikte evler olan Kızıldağ, Adana’nın Karaisalı ilçesinin en itibar gören yaylasıdır.
Kızıldağ uzunca bir süre Ramazan oğullarının ait bir bölge olarak kalmış ve döneme ait bazı binaları görmek mümkündür.
Bunlardan en önemlisi bugün içinde ibadet ediyapılabilen, yöresel dokuyu taşıyan taş ve ahşap işçiliği olan Kızılağaç camisi…
Bugün harabeye dönmüş ilgi bekleyen “ kadı evi” diye de anılan adliye binası…
adliye binası…
Kim bilir bu evlerden kimler gelip geçti…
Bugün iyice betonarme binalara neredeyse teslim olan yaylaya anlam katan geçmişten kalan ahşap evler zamana direnip ayakta kalmaya çalışmış.
değişik karelerle…
geçmişi bize hatırlatan işaretleriyle…
Bu güzelim ahşap evlerde yaşayan hamarat hanımlar sadece serinlemekle kalmayıp el işleri ve kışlık hazırlıkları ile zamanlarını değerlendiriyorlar.
Poyrazı hiç eksik olmayan Kızıldağ’da yürümeyle gidilebilecek çok güzel suların aktığı kaynaklar var.
kaynağa yaklaşırken geçtiğimiz kapız…
ardından bizi bekleyen çamlar, dibinde bağlar olan vadi…
Akpınar’a giderken yol boyunca görebileceğiniz katran ağaçları…
dağların sessiz sahipleri
Akpınar’a giderken yol boyunda karşılaşabilirsiniz.
Bütün meslek gruplarının bir arada bulunduğu geçmişten günümüze kalan ahşaptan yapılmış dükkanların bulunduğu çarşıda istediğiniz her şeyi bulabilirsiniz.
eh! artık birşeyler yiyelim…
Göç Göç- Kızıldağ semalarında dalgalanan…
Güzel bir haftasonu geçirmeniz dileğiyle…
Son Yorumlar